Sırada ne var?

19 Ağustos 2009 Çarşamba


Evet, kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler için, bi miktar hayat. Ani bi kararla bu blogu açmamın sebebi ne yazmaya karşı olan istidatım, ne etrafımdaki her genç bünyenin bir anda blog açmaya meyletmesi, ne de küçüklükten beri tek yapmak istediğim şeyin bu olması. Uf böyle uzun cümleler kuracaksam hiç olmaz ki, ben bile sıkıldım kendimden. Yalan söyledim. Uzun cümleler kurmayı seviyorum. Eee şimdi n'olacak? Kendi içinde bile huzuru bulamamış bu genç bayan sana ne verebilir ki, her gün okumak isteyesin, yeni bişey yazılmış mı diye kontrol edesin? İşin doğrusu, tek verebileceğim şey ilham olacaktır sana. Burda gördüğün bi kelimeden, bi söz öbeğinden serbest çağrışımlar silsilesiyle çok güzel şeylere ulaşabilirsin. Tabi bu sadece bi olasılık. Nasıl ki Quantum Cafe'de bir bardak portakal suyu istediğinde, gerçekten portakal suyu alma olasılığın çok çok küçükse, bu blogdan keyif alma olasılığın da aynı oranda pek küçük. Ama yok değil. Bu noktada Einstein'a saygılarımı ileterek kendisiyle aynı fikirde olmadığımı belirtmek isterim. Zira Tanrı zar atar bence, niye derseniz, eğlencelidir. Halbuki her şeyi bilmek ne zaman eğlenceli olmuştur ki, zamanın taa ötesinden gelen varlığı boyunca? Saçma.

1 Comment:

cat on the wall said...

serbest çağrışımsa eğer ben portakal suyunu seçerim, vitamin deposudur, bünyelere şifadır zira.

gelir birden zihnime diğer çağrışım kırıntıları = nedir bir mori'dir!
ama portakal suyu içen nefis bir mori'dir!
sevgili baylar, tamam tamam sustum.
evet, saçmalıyorum gülç, ama pek bi tatlı bu ilk yorumun verdiği haz da canım!